
Yazan;Ali Efe
Uganda, büyük bir kısmı Kuzey Yarım Küre’de; geriye kalan kısmı da Güney Yarım Küre’de yer alan, kuzeyde Sudan’a, güneyde Rwanda ve Tanzanya’ya, doğuda Kenya’ya, batıda ise Kongo’ya komşu olan bir Doğu Afrika devleti. Baganda adlı yerel dilleri haricinde İngilizce konuşuluyor. Başkenti Kampala, para birimi ise Shiling. 1 Türk Lirası takriben 1,5 Shiling değerinde. Dünya’nın en derin gölü olan Victoria Gölü burada bulunuyor. Diğer önemli gölleri ise Edward, Kyoga ve George isimlerini taşıyor. Victoria gölü, Nil Nehri’nin ana kaynağını teşkil etmekte. Uganda Ekvator üzerinde olmasına rağmen ülkenin yüksek rakımı sebebiyle iklimi ılıman. Ülkenin hiçbir yerinde aşırı sıcaklık görülmüyor. Uganda’nın büyük bir bölümü yayla halinde. Yayla üzerinde birçok dağlar yükselmekte olup bunlar geniş bir alana yayılıyor. Bunlardan da anlaşılacağı üzere ülkenin çoğunluğu yeşilliklerle kaplı. Çok çeşitli meyve ağaçları bulunuyor burada, dolayısıyla meyve bakımından zengin bir ülke Uganda.
Uganda’da kaldığımız bir aylık sürenin ilk günlerinde daha çok kuyu ziyaretlerinde bulun
duk. Uganda gibi bir ülkede herhangi bir iş yapabilmek için, daha doğrusu işi nihayete erdirebilmek için iş süresi boyunca işin başında olunması gerektiğini en başta belirtelim. Çünkü bu yörenin insanlarında menfaate dayalı bir düşünce geleneği söz konusu. Çoğunluk kendine nerden nasıl bir pay çıkarabileceğini düşünüyor. İlk gittiğimiz su kuyusu başkent Kampala’ya yaklaşık 3 saat uzaklıkta bulunan Masaka şehrine bağlı Butenga kasabasındaydı. Kasabada imkanlar bakımından oldukça sınırlı küçük bir okul vardı. Kuyu ziyaretinin ardından bu okula uğradık ve çocuklara elimizdeki şekerlerden dağıttık. Enteresan bir durumla daha karşılaştık bu arada. Bazı çocuklar elimizden şeker alırken diz çöküp eğiliyorlardı. Gerçekten utanç verici bir durumdu. Onlara bu davranışlarının yanlış olduğunu ve bir daha yapmamalarını uygun bir dille anlatmaya çalıştık.
Uganda’daki sorunlardan bir tanesi de elektrik sorunu. Her yerde elektrik bulunmuyor Türkiye’deki gibi. Elektrik bulunmayan yerlerde de aydınlatma araçları olarak gaz lambası ya da mum kullanılıyor. Aynı şekilde sokak lambalarına pek rastlanmıyor. Yani akşam vaktinden sonra etrafı aydınlatan gökyüzündeki ay ve araba farlarından başka bir şey değil. Trafik genellikle yoğun ve düzensiz. Bu yüzden çoğu insan daha hızlı ulaşım sağlayabilecekleri “boda boda” isimli motosikletleri kullanıyorlar. Akla gelebilecek her işyerinde bayan işçi bulunuyor. Aileler oldukça kalabalık, çünkü genellikle çok eşli evlilikler oluyor. Buradaki insanların hem hayranlık verecek bazı özellikleri, hem de bir o kadar da hayal kırıklığına uğratacak yönleri var. Biri Müslüman biri Hıristiyan iki kardeşe şahit olabilirsiniz; aynı şekilde Müslüman-Hıristiyan karışık bir şekilde yaşayan topluluklar görürsünüz. Burada kaldığımız süre boyunca birkaç defa hariç buradaki insanların bir mesele yüzünden tartıştığına şahit olmadık. Sözgelimi oradaki hocamız iki motosikletlinin kazayla birbirine çarptıktan sonra kalkıp hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiklerini söylemişti. Böyle bir olaya şahit olduktan sonra bu insanların hırs, öfke, sinir gibi duygularının bulunmadığı kanaatine varmak oldukça doğal. Temizlik konusunda ise pek sorumluluk sahibi oldukları söylenemez.
Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’nın buradaki merkezi henüz yapım aşamasında, ama tamamlanmasına çok az bir şey var inşallah. Hem eğitim hem de yurt için kullanılacakmış. Buradaki şartlara ve imkânlara göre oldukça elverişli bir yapı. Ramazan ayında aldığımız erzakları burada paketledik. Paketlerin üzerinde Türk bayrağı ile Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’nın simgesi mevcuttu. Her paket toplam 27 kilodan oluşuyor, içinde pirinç, şeker, zeytinyağı, tuz ve fasulye gibi gıda malzemeleri bulunuyordu. Her paketle beraber bir çuval un ile bir kalıp sabun dağıtılacaktı. Yaklaşık kırk küsur yere bu gıda malzemelerinden dağıttık. Üstelik gittiğimiz her yerde sayıları değişen ihtiyaç sahiplerine (yetimler, dullar, hastalar gibi) fitre dağıtıldı. Erzak dağıtımı haricinde bir de daha önceden satın aldığımız kurbanlar kesildi. Çok şükür Yüce Rabbimizin yardımıyla kazasız belasız tamamladık işlerimizi. Bayramı da Uganda’da geçirdikten sonra sağ salim Türkiye’ye geri döndük elhamdülillah.
Bir yanıt bırakın