
Değerlendiren: Hakan Kalkavan
Programın açılış konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve İSAR Mukayeseli Hukuk Çalışma Grubu başkanı Prof. Dr. Murteza Bedir bu seminerleri düzenlerken bunların birbirini takip eden ders şeklinde olmasını hedeflediklerini belirtti. Normalin aksine bu seminerde konuyu fıkhi ve uygulama açısından değerlendiren iki konuşmacının yanı sıra bu kez üç konuşmacının olduğunu, zira bu uygulamalarının tarihsel arka planını da öğrenmek istediklerini söyledi.
Mudarebenin teorik çerçevesini ve fıkhi yönünü anlatmak üzere Erzincan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. İshak Aktepe ilk konuşmacı olarak seminere başladı. Mudarebenin Türkçe’ye emek-sermaye ortaklığı olarak çevrildiğini, bunun bir tarafın sermayesi ve diğer tarafın emeği ile yaptıkları ortaklık biçimi olduğunu ve tarafların kurdukları bu ortaklıktan ortaya çıkacak kârı başlangıçtaki anlaşmaya göre paylaşacaklarını, zarar olur ise maddi zararı sermaye koyan tarafın karşılayacağını, emeği koyan tarafın da zaten emeğinin karşılığını kaybettiğini söyledi. İlave olarak bu noktada mudaribin yani emek sahibi olan tarafın suiistimalinin veya şartlara aykırı davranışının olmaması gerektiği kaydının olduğunu belirtti. Tarih boyunca özellikle sermaye sahiplerinin temelde iki türlü yol kullandıklarını, bunlardan birisinin faizli yol olan borçtan menfaat elde etme, diğerinin ise ticaret yolu olduğunu söyleyen Aktepe, siyer kaynaklarında Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile mudarebe akdi yaptığına rastlandığını ama buna rağmen hadis kaynaklarında mudarebeyle ilgili net bir bilginin olmadığını, İslam kaynaklarında ticarete izin verilmesi ve sahabe uygulamalarına bakarak ulema-i ümmetin mudarebe konusunda icma ettiğini vurguladı. İshak Aktepe mudarebenin şartları hakkında fıkhi çerçeveyi ve İslami Finans Kuruluşları İçin Muhasebe ve Denetleme Kurumu’nun (AAOIFI) mudarabe konusundaki kararlarını anlatarak konuşmasını sonlandırdı.
Mudarebe konusunun tarihi arka planını anlatmak üzere bu konu hakkında kitap çalışması da bulunan İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fethi Gedikli konuşma yaptı. Gedikli, araştırmanın ilk safhalarında bu konu hakkında pek bir şey bulamayacağının kendisine söylendiği ama arşivlerde Galata’da bu ürünün genişçe uygulandığını gördüğünü ve böyle bir çalışmaya girerken teoride olan bu uygulamanın tarihte uygulanıp uygulanmadığını test etme gibi bir amacı da olduğunu belirtti. Mudarebenin Galata’nın yanı sıra Tophane defterlerinde de sıkça kullanıldığının görüldüğü ama Üsküdar’da çok nadir yapıldığının kayıtlarda görüldüğünü söyledi ve mudarebenin Osmanlılarda daha çok deniz ticaretinde kullanıldığını vurguladı. Fethi Gedikli, Osmanlıda Rumların da paralarını Müslümanlara vererek mudarebe uygulamasına katıldığını buna mukabil Yahudilerin bu uygulamaya pek rağbet etmediklerini fakat genel olarak Osmanlı toplumunda farklı kesimlerden kişilerin bu uygulamaya katıldıklarını belirtti.
Son olarak Albaraka Katılım bankası genel müdür yardımcısı Mehmet Ali Verçin mudarabe konusunun pratik uygulamalarını muşarake örnekleriyle anlatarak konuşmasını yaptı. Verçin tahta üzerinde görsel sunum şeklinde yaptığı konuşmasında; halihazırda yapılmakta olan mudarabe işlemlerinin tarihteki uygulamalara, İslam hukukuna uymasının yanı sıra Türkiye’deki mevcut hukuka ve ticari hayatın gereklerine de uygun olması gerektiğini vurguladı. Verçin mudarabeyle alakalı katılım bankası olarak yaptıkları üç iş modelini örneklerle açıkladı. Yapılan işlemlerin dikkat çeken tarafı mudarabe, muşarake ve murabahanın birlikte yapılarak iş modelinin oluşturulması oldu. Ayrıca yapılan mudarabe işlemlerinde hem prosedür gereği hem de şu an test etme süreci olarak görüldüğü için öz sermaye kullanıldığını ama ileride bu projeler için özel proje havuzlarının açılmasını öngördüklerini ekledi. Verçin konuşmasında; yapılan projelerde katılım bankası olarak yapılan işte ortaklarıyla sadece proje bazında kâr-zarar ortağı olduklarını, yapılan işin ortağın şirketi üzerine olduğunu ama bu ortak projenin ortağın diğer işlerinden ayrı tutulduğunu ve katılım bankası olarak sadece kâr-zarar akdi yaptıklarını özellikle belirtti. Albaraka Katılım Bankası olarak yapılan işlerin şimdilik çoğunlukla inşaat üzerine olduğundan ötürü arsanın değerlemesi, imar planı, sözleşme şartları, inşaat sürecindeki denetim ve satış işlemleri hakkında bilgiler veren Mehmet Ali Verçin, ideallerinin bu tarz mudarabe işlemlerinin yaygınlaşması ve diğer sektörlerde de uygulanmasını sağlamak olduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Bir yanıt bırakın