
Değerlendiren : Abdulhakim Ceyhan
Karmaşık yapıya sahip olan insan ve tabiki insanın olduğu yerde de birtakım problemlerin doğacağı kuşkusuzdur. Bilhassa tıp ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler sonucunda insan yaşamının uzamış olması bu problemleri had safhaya ulaştırmıştır.
İnsanı tanımlama sorunu, bilimsel olguların değil, “ahlaki kararların” meselesi olduğu için konuya ilişkin yaklaşımlar iki grupta toplanmaktadır: Seküler bir bakış açısının izinden gidenler veya ilahiyat yaklaşımını benimseyenler. İlk yaklaşımdan hareketle insanı tanımlamaya çalışanlar kimi güçlüklerle karşılaşırlar; çünkü saf fiziksel varoluşumuzun gerisinde yatan ve bizi ‘biz’ yapan bir şey olmalıdır. Bu yüzden insanın ruhani boyutunu da ihmal etmemek gereklidir.
Öldükten sonra tekrar dirilip dünyada yapıp ettiklerinden sorgulanacağı inancına sahip olan Müslümanların işlerinin daha da zorlaştığı bir gerçektir. Zira yeni gelişmeler ister istemez dinî ve ahlaki değerlerin yozlaşmasına, bu alanlarda hem birey hem toplum bazında zaafların oluşmasına sebep olmaktadır. İşte bu noktada mümin bir kimsenin inandığı gibi yaşayabilmesi zorlaşmaktadır. En azından haramlardan sakınma ve emirleri yerine getirme noktasında kendisini koruyabilmesi (ittika) güçleşmektedir. Bu husus öylesine önemlidir ki Hz. Peygamber (s.a.v.) bu şartlarda yine de dinî yaşantısını muhafaza etmeye çalışan kişiyi ‘ateş korunu elinde tutan kimse’ye benzeterek her şeye rağmen dindar kalmanın zorluğunu ifade buyurmuştur. O halde mesele Müslümanların inançlarının gereğine göre hareket etmelerini sağlamak adına problemlerin çözülmesiyle ilgilidir.
Allah’ın kitabında bütün güncel problemlere yönelik doğru yola götürecek deliller bulunmaktadır. Tabipler ve fukaha tarafından güncel mesele olarak, misalen beyin ölümü gibi meselelerin konuşulması ve bu konuların tıp ve fıkıh perspektifinden ele alınması gerekir. Muasır fakihlerin bu meseleler üzerindeki şer›i yorumları, tabiplerin meselelerin hakikatine yönelik katkılarıyla mümkün olabilecektir.
Günümüzde karşılaşılan bu gibi muallak mevzuatın ve bazı tartışmalı konuların yer alıp irdelendiği Hayatın Başlangıcı ve Sonu kitabında birçok meseleye de bu bağlamda ışık tutuluyor.
Bu çalışma , insanın doğumundan ölümüne kadar olan tıbbi ve fıkhi meselelerden ziyade, insanın doğumu ve ölümü üzerine tartışılan konular üzerine, konusunda uzman birçok ilim adamının makalelerinin derlenmesi sonucu oluşturulmuş bir eserdir. Bu bakımdan günümüzde hem fıkhi alanda hem de tıbbi alanda söz sahibi kişilerin mutlaka okuması gereken oldukça aydınlatıcı bir metin olan bu kitap, içeriğindeki meseleleri birçok mütefekkirin düşüncelerini ve görüşlerini de bulundurması hasebiyle problemlere tek taraflı bakış açısını yıkmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği gibi bu meseleler hem fakihlerin hem etikçilerin hem de tabiplerin konuşacağı alan olması bakımından günümüzdeki ve ilerideki sorunların çözümü açısından özellikle Müslüman tıp fakültesi öğrencilerinin de mutlak surette okuması gereken önemli bir eserdir.
Bir yanıt bırakın