
Yazan:Ömer Said Güler
Üsküdar’a kimliğini veren manevi mahfillerden yalnızca biri Özbekler Tekkesi. 1752-53 tarihlerinde, Maraş valiliği görevini yürüten Abdullah Paşa tarafından yaptırılan tekke, Nakşibendiye tarikatına vakfedilmiş olup, irşat derslerinin ve hatme-i hâcegânların icra edildiği bir mekan hüviyetinde Üsküdar’da nefes almaya başlamıştı.
İsminden de anlaşılacağı üzere tekke, Özbekler ve Buharalılar’ın barındığı bir dergâh idi. Uzak Türk diyarlarından göçmen olarak gelen kimselerin gurbette kendi evleri gibi barındıkları ve aynı zamanda hac ziyareti maksadı ile deniz yolu üzerinden gelip geçenlerin birkaç gün konakladıkları bir yerdi.
Tekke Üsküdar-Sultantepe mahallinde, Mirzazâde Bağı’na (Susuzbağ) bitişik bir yüksek yerde olup, denize nazırdır.
Özbekler Tekkesi’ne Servili Köşk sokağına açılan ahşap bir kapıdan girilir. Burası üstü oda olan bir koridordur. İki yanında odalar vardır. İleride ve soldaki merdivenden selamlık kısmına geçilir. Bu ahşap binanın alt katında yedi, üst katındaysa beş oda vardır. Ahşap merdivenden çıkıldığında sol tarafta selamlık kısmının giriş kapısı ile sağ tarafta ise üstü saçaklı bir veranda görülür. Koridor şeklindeki bu verandanın sol tarafında yan yana iki oda vardır. Önü bahçe olup nihayetindeyse tekkenin mescidi olan semahane bulunmaktadır.
Sokağa açılan cümle kapısının üzerinde on mısralık, 1260 (1844) tarihli, Tırnakçızâde’nin tarih düşürdüğü şu mermer kitabe yer almaktadır:
Hazreti Abdülmecid Hân-ı kerem-vâr kim odur
Dâver-i deryâ-yı avâtıf mülk-i İslâm’ın
Lütfile ma’mur idüp bu Hankâh-ı Özbekî
Eyledi dil-şâd ü handan cümle sâlik-i râhı
Hakk ide pertev fezâ-yı burc-ı şevket zâtını
Ta ki cerhin devr ide her rûz u şeb mihr u mehi
Oldu gâyet dil-gûşa bir rûh-perver hankâh
Kim ider nezzâresi mesrûr ve bir merd gehi
Zîver Tırnakcızâde söyledi tarihini
Kıldı Hakan-ı cihân ihyâ bu vâlâ dergâhı
1260 (1844)
Bunun yanı sıra çeşme kitabesiyle birlikte iç kısımdaki koridor üstlerinde de muhtelif hatlar bulunmaktadır.
Tekkenin şeyhleri şunlardır:
1-Hacı Hoca Şeyh Abdülkerim Efendi (v. 1785)
2-Hacı Hoca Seyyid Abdullah Efendi (v. 1787)
3-Şeyh Seyyid Abdülekber Efendi (v. 1787)
4-Şeyh Abdülgaffur Efendi (v. 1878)
5-Taşkendî Şeyh el-hac Mehmed Efendi (v. 1795)
6-Şeyh Halil Efendi
7-Buharalı Şeyh Mehmed Recep Efendi (v. 1816)
8-Şeyh Mehmed Sadık Efendi (v. 1846)
9- Şeyh el-hac Abdürrezzak Efendi (v. 1855)
10-Şeyh el-hac İbrahim Edhem Efendi (v. 1904)
11- Şeyh el-hac Mehmed Salih Efendi (v. 1915)
12-Şeyh Atâ Efendi (v. 1936)
13-Şeyh Necmeddin Efendi (v. 1971)
Özbekler Tekkesi’nin en meşhur şeyhi İbrahim Edhem Efendi’dir. Kendisi fen ve sanat tarihi açısından da incelenmeye değer bir şahsiyettir. Onun zamanında bir sanat ve fikir mahfili olan Özbekler Tekkesi’ne devrin meşhur alim, şair ve sanatkarları devam ediyorlardı. Meşhur matematikçilerimizden Salih Zeki Bey, Harbiye Mektebi Nazırı Galip Paşa, ressam Hüseyin Zekai Paşa ve zamanının en tanınmış hattatlarından Sami Efendi bunlar arasındadır. Tekke en parlak devrini bu zamanda yaşamıştır.
Şair Mehmed Âkif, Halide Edip Adıvar, kocası Adnan Adıvar ve daha niceleri bu dergâhta konaklamışlar ve sonra Anadolu yolculuğuna çıkmışlardı.
Üsküdarlı Musahipzâde Celâl Bey, Eski İstanbul Yaşayışı adlı eserinde Özbek tekkeleri hakkında şunları yazmıştır: “Burası, Türkistan’dan gelen birtakım sanat sahibi, her vechile temiz ve dürüst insanların toplaştıkları bir yerdi. Ahilerde olduğu gibi ekserisi sanat sahibi olan bu insanlar, kazandıkları paranın bir kısmını mensup oldukları bu mahfile getirirler, en samimi bağlarla birbirlerine karşı sonsuz sevgi ve dostluk içinde Yesevî tarikatına ait âyinlerini yaparlardı. Çağatayca ve Uygur lisanındaki ilahileri ve bilhassa Ahmed Yesevî’nin şiirlerini besteleriyle okurlardı. Bu tarikat âyinine tamamen Orta Asya Türkleri’nin edebiyat ve musikîleri hâkimdi.”
1994 yılında mescit, altındaki semahane, şeyh evi ve mutfak ile birlikte Münir Ertegün Bey’in oğlu Ahmet Ertegün tarafından, yirmi beş milyon dolar sarf edilerek mükemmel bir surette restore ettirilmiştir.
Yakın dönemde İsar Vakfı’na tahsis edilen Özbekler Tekkesi’nde hâlen, Naşibendiyye tarikatı vakfiyesine münasip bir uygulama olarak İmam Rabbani’nin Mektubat isimli eseri okutulmaktadır.
Kaynak: Mehmet Mermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, “Hacı Hoca/Özbekler Tekkesi”
Bir yanıt bırakın